Burak Çalışkan

Didim Server

  • 6 sene önce, Burak Çalışkan tarafından yazılmıştır.
  • Didim Server için yorumlar kapalı
  • Genel

Didim Mikrotik Ubnt Radius Manager
Didim Mikrotik Ubnt Radius Manager Kurulum Destek ve Yapılandırma
Didim kablosuz internet
Didimde Wifi Ucuz İnternet, Didimde ucuz wifi internet, Didim Wifi İnternet, Didimde Sınırsız İnternet, Didim’de İnternetsiz yer kalmayacak.

Didim server destek hizmetleri (Devamını Oku)

Windows® 10’da NIC Takımını Etkinleştirme PowerShell

  • 6 sene önce, Burak Çalışkan tarafından yazılmıştır.
  • Windows® 10’da NIC Takımını Etkinleştirme PowerShell için yorumlar kapalı
  • Genel

new-NetLBFOTeam [TEAMNAME] “[NIC1]”, “[NIC2]”

net-NetNetLBFOTeam NIC-Team “NIC1″,”NIC2”

*powershell e yazılması

1gb+1gb ethernet kartı 2gb olarak çalışır.

Beyin

  • 6 sene önce, Burak Çalışkan tarafından yazılmıştır.
  • Beyin için yorumlar kapalı
  • Genel

DevOps

  • 6 sene önce, Burak Çalışkan tarafından yazılmıştır.
  • DevOps için yorumlar kapalı
  • Genel

Stephen Hawking Sözleri

  • 6 sene önce, Burak Çalışkan tarafından yazılmıştır.
  • Stephen Hawking Sözleri için yorumlar kapalı
  • Genel

Tam adı Stephen William Hawking olan İngiliz fizikçi, evrenbilimci, astronom, teorisyen ve yazar Stephen Hawking’in evren, uzay, kara delikler, bilim, zaman, uzaylılar, fizik, din, yapay zeka hakkında söylediği sözler.

Stephen Hawking’in sözleri:

Kara delikleri göz önünde tuttuğumuzda, belli ki Tanrı yalnızca zar atmakla kalmıyor, ayrıca gözleri kapalı oynuyor ve ara sıra da zarları görülemeyecek yerlere atıyor.

Yaptığım şey evrenin başlangıcının bilimsel kurallarla açıklanabileceğinin mümkün olduğunu göstermekti. Bu sayede, evrenin başlangıç kararının bir Tanrı’ya başvurularak açıklanmasının gereksizliği ortaya çıkar. Bu bir Tanrı’nın olmadığını kanıtlamaz, sadece Tanrı’ya bir ihtiyaç olmadığını gösterir.

Bence beyin bilgisayar gibi bir program. Dolayısıyla teoride beyni bilgisayara kopyalamak mümkün. Bu sayede bedenen öldükten sonra bile bir yaşam formu oluşturulabilir. Ancak şu anki imkanlarla bunu gerçekleştirmemiz mümkün değil.

Bu durum, zamanın, her şeyin başlangıcı olduğu anlamına gelir. Her şeyin nasıl başladığını anlayabilmek için evrenin dışında bir güç aramaya çalışmamalıyız.

Doğu mistisizminin evreni bir illüzyondur. Onunla kendi çalışması arasında bir bağ kurmaya çalışan fizikçi, fizikçi olmaktan çıkmıştır.

Eğer uzaylılar bizi ziyaret ederse, sonuç, pek muhtemel Kolomb’un Amerika’ya ayak bastığında ki gibi olur. Bu da yerli Amerikalılar için çok iyi olmamıştı.

Engelli bir bireyseniz, büyük ihtimalle bu sizin suçunuz değildir fakat insanlardan acıma beklemenin ya da dünyayı suçlamanın bir yararı da yoktur. Olumlu bir tavır takınmalı ve içinde bulunduğunuz durumu en iyiye döndürmeyi bilmelisin. Fiziksel bir engeliniz varsa, bunu psikolojik bir engele dönüştürmeyin. Bana göre, fiziksel engelli biri, kendisine fazla engel teşkil etmeyecek fiziksel aktivitelere yönelmeli. Sanırım, Paralimpik Olimpiyat Oyunları pek ilgimi çekmiyor. Bana söylemesi kolay, çünkü atletizm oldum olası ilgimi çekmemiştir. Diğer yandan bilim, engelli insanlar için çalışabilecekleri uygun bir alan. Çünkü olayın çoğu zihinde bitiyor. Elbette, deneysel çalışmalar biraz problem çıkartabilir ama, teorik düşünmek de oldukça ideal. Benim engellerim, çalışma alanım olan teorik fizikte bana büyük bir sorun teşkil etmiyor. Aslına bakarsanız bana faydaları da dokundu. Derslerden ve yönetimsel işlerden muafım. Engellilik hayatım boyunca karımdan, çocuklarımdan, iş arkadaşlarımdan, öğrencilerimden aldığım yardımı es geçemem. İnsanların size yardım etmeye hazır olduklarını anladım. Yeter ki, yardımlarının işe yarayacağına dair bir şeyler gösterin onlara. Elinizden gelenin en iyisi yapın.

8 Ocak 1942’de, Galileo’nun tam 300’üncü ölüm yıldönümünde doğdum. Ancak tahminimce 2000 diğer bebek de benimle aynı gün doğdu. Onlardan herhangi birinin astronomiye merak sarıp sarmadığını bilemiyorum… Ayaklarınıza değil, gökyüzüne bakın. Gördüğünüz şeylerin mantığını anlamaya çalışın. Evren’in neden var olduğunu düşünün. Meraklı olun.

Bilimi anlamaya başlamadan önce, Tanrı’nın evreni yarattığına inanmamız doğaldı. Fakat artık, bilim çok daha ikna edici bir açıklama sunuyor. ‘Tanrı’nın aklını okuyabileceğiz’ sözüyle kastettiğim şayet bir Tanrı söz konusu olsaydı ki yok, bu Tanrı’nın bileceği her şeyi bilebileceğimizdi. Ben ateistim.

Bir süper kahraman olmayı seçecek olsam Süpermen olurdum. Süpermen’de bende olmayan her şey var.

Yapay zeka, yeryüzünde insan ırkının sonunu getirebilir.

Her birimiz istediğimize inanmakta özgürüz ve bir Tanrı’nın olmadığı olan benim görüşüm en basit açıklamaya sahip olan. Evreni hiç kimse yaratmadı ve yazgıyı hiç kimse yönetmiyor. İşte bu beni çok engin bir gerçekçiliğe götürüyor. Galiba bir cennet yok ve ölümden sonra yaşam yok. Evrenin devasa tasarımını kavrayabilmek için bir tek bu yaşama sahibiz ve bu yüzden ben son derece müteşekkirim.

Zamanı meydana getirmeye Tanrı’nın sebep olduğunu söylemek ne manaya gelir? Sebeplilik zamansal bir etkinliktir. Zaman daima sebep olunmuş şeyden önce var olmalıdır. Tanrı’nın naif imgesinin evrenden önce var olması, ‘zaman’ önceden yok idiyse açıkça saçmalıktır.

Zaten var olan yollar üzerinden gelecek olan mükemmel bir teoriye inanmıyorum. Bizim yeni bir şeye ihtiyacımız var. Bunun ne olabileceğini tahmin edemeyiz ya da ne zaman bulacağımızı çünkü eğer bilseydik, çoktan bulmuştuk da! Bu 20 yıl içerisinde gelmeliydi, ancak belki de hiç bulamayacağız.

Biz sıradan ortalama bir yıldızı olan ufak bir gezegendeki gelişmiş maymun türleriyiz. Ancak evreni anlayabiliyoruz. İşte bu bizi çok özel kılıyor.

Evrenin oluşumu bilimin gerçekliğine dayanır. Ama bu hiçbir şekilde, bilim kurallarını koyan ve onları da yaratan bir Tanrı olmadığı anlamına gelmez.

Hiçbir fikrim yok. I.Q. seviyesiyle övünen insanlar zavallıdır.

Kadınlar tam bir muamma.

Her şeyin önceden belirlenmiş olduğunu, yapacak bir şeyin olmadığını iddia eden insanların bile, karşıdan karşıya geçerken sağına ve sollarına baktıklarını fark ettim.

Eğer biz de bilim adamlarının anladığı şekilde nükleer savaşın ve bunun getireceği yıkımın etkilerini görebilirsek, insanoğlunun eylemlerinin ve teknolojinin de bir şekilde iklim değişikliğine neden olduğunu, belki de sonsuza kadar dünya üzerindeki yaşamı etkilediğini öğreniriz. Biz dünyada yaşayan insanlar, bilgilerimizi, deneyimlerimizi paylaşmakla yükümlüyüz.

Biz, oldukça ortalama bir yıldızın ufak bir gezegenindeki gelişmiş maymun türleriyiz. Fakat evreni anlayabiliyoruz. İşte bu bizi çok özel kılıyor

Evrenin sınırlılığı hakkında çok önemli bir şey olmalı, sınırsız bir evrenden daha özel ne olabilir?

Hayatım boyunca büyük sorularla yüzleşmekten büyük zevk aldım ve onlara bilimsel yanıtlar vermeye çabaladım. Belki de bu yüzden fizik üzerine yazdığım kitaplarla Madonna’nın seks üzerine yazdığı kitaplardan daha çok kitap sattım.

Kozmoloji üzerine ne zaman ders verilse, ben Büyük Patlamadan önce ne olduğunu sık sık sormuştum. Önce’nin olmadığı, şüpheyle karşılanır. Çünkü Büyük Patlama zamanın ortaya çıkışını sağladı, bir şey ona sebep olmuş olmalıdır. Fakat ‘neden’ ve ‘etki’ zamana ait kavramlardır. Ve zamanın var olmadığı durumlara uygulanamazlar. Bu yüzden soru anlamsızdır.

Evrenin oluşumu bilimin gerçekliğine dayanır. Ama bu hiçbir şekilde, bilim kurallarını koyan ve onları da yaratan bir Tanrı olmadığı anlamına gelmez.

Milyonlarca yıl insan türü hayvanlar gibi yaşadı. Ancak sonra bir şey oldu tüm hayal gücümüzü ortaya çıkaran. Konuşmayı ve dinlemeyi öğrendik. Konuşma fikirlerin iletişimini sağladı, insanlığın birlikte çalışıp imkansız şeyler başarmasını da. İnsan türünün en büyük kazanımları konuşma ile geldi, ve en büyük hataları konuşmamaktan. Böyle olmamalı. En büyük umutlarımız gelecekle birlikte gerçek oluyor. Teknoloji kullanımı ile, imkanlar sınırsız. Sadece konuşuyor olduğumuzdan emin olmamız gerek.

Bilginin en büyük düşmanı bilgisizlik değildir. Bildiğini zannetmektir.stephen-hawking-resimli-sozleri

Okulda ortalamayı geçemeyen bir öğrenciydim. Çok zeki öğrencilerin olduğu bir sınıftı. Ödevlerim düzensizdi ve öğretmenlerim el yazımdan şikâyetçilerdi. Ama sınıf arkadaşlarım herhalde benden daha iyi şeyler çıkacağını ön görerek, bana ‘Einstein’ lakabını takmışlardı. 12 yaşımdayken, bir arkadaşım başka bir arkadaşımla ‘benim hiçbir yere gelemeyeceğim’ üzerine bir çanta dolusu şekerine iddiaya girmişlerdi. İddianın sonucunu bilmiyorum.. Neye göre karar vereceğiz ki?

Sessiz insanlar en gürültülü zihinlere sahiptir.

Uzaya yayılmadığımız sürece insan ırkının önümüzdeki binyıllarda hayatta kalabileceğini sanmıyorum. Bir tek gezegenin başına gelen çok sayıda kaza var. Ama ben bir iyimserim. Yıldızlara ulaşacağımıza inanıyorum.

Yapay Zeka Sözleri

  • 6 sene önce, Burak Çalışkan tarafından yazılmıştır.
  • Yapay Zeka Sözleri için yorumlar kapalı
  • Genel

Microsoft başarısız olsaydı, yapay zeka alanında çalışırdım

“Biyolojik zekanın son derece kısa ömürlü olduğu kanaatindeyim. Eğer ki bir gün yapay zeka ile yüzleşirsek o, yapısı gereği biyoloji-ötesinde olacaktır.”

Anlamak, düşünme sürecinin bir ürünü olduğundan, düşünemeyen bir makinenin bilincinden söz edilemez.

Sessiz insanlar en gürültülü zihinlere sahiptir.

Bilginin en büyük düşmanı bilgisizlik değildir. Bildiğini zannetmektir.

Hiçbir fikrim yok. I.Q. seviyesiyle övünen insanlar zavallıdır.

Yapay zeka, yeryüzünde insan ırkının sonunu getirebilir.

 

Sözler

  • 6 sene önce, Burak Çalışkan tarafından yazılmıştır.
  • Sözler için yorumlar kapalı
  • Genel

“Torture the data enough and it will confess to anything” Türkçesi: “Bilgiye yeteri kadar işkence edin ve size her şeyi itiraf etsin”

 

 

Erwin Schrödinger

  • 6 sene önce, Burak Çalışkan tarafından yazılmıştır.
  • Erwin Schrödinger için yorumlar kapalı
  • Genel

Amaç, hiç kimsenin görmediği bir şeyi görmek değildir. Herkesin gördüğü bir şey hakkında, kimsenin henüz düşünmediği bir şeyi düşünebilmektir.

Erwin Schrödinger (Avusturyalı fizikçi, temel kuantum teorilerinden birkaç tanesinin babası, dalga denklemini geliştiren isim, formalizm ve matriks mekaniğinin gelişiminde kilit rol oynamış, istatistiki mekanik, termodinamik, dielektrik fiziği, renk teorisi, elektrodinamik, genel görelilik ve kozmoloji alanlarında çalışamlar yürütmüş bilim insanı)

Biz bilimin bize inşa ettiği bu materyal dünyaya ait değiliz. Biz onun içinde değil, dışındayız. Sadece gözlemciyiz. Dünyanın içinde olduğumuza inanma nedenimiz ise resme ait olmamız, vücudumuzun bu resmin içinde bulunması. Vücutlarımız dünyaya ait.Sadece benim değil arkadaşlarımın, kedimin diğer tüm insanlar ile hayvanların. Ve bu b enim onlarla tek iletişim aracım. / Erwin Schrödinger

İdrak sahibi, algılayabilir ve düşünen egomuza bilimsel dünya resmimizin içinde hiçbir yerde rastlamayışımızın nedeni baş kelime ile kolayca ifade edebilir: Çünkü o, dünya resminin kendisidir. O bütünle özdeştir, o nedenle de onun bir parçası olarak içerilmiş olamaz. / Erwin Schrödinger

Dünya… salt varoluşuyla tezahür etmez. Tezahürü bu dünyanın çok özel bölümlerinde meydana gelen çok Özel şeylere bağlıdır, yani bir beyinde gerçekleşen belirli olaylara. / Erwin Schrödinger

Bilinç, canlı maddenin eğitimine nezaret eden Öğretmendir. / Erwin Schrödinger

Endüstri 5.0

  • 6 sene önce, Burak Çalışkan tarafından yazılmıştır.
  • Endüstri 5.0 için yorumlar kapalı
  • Genel

Bizler Almanya önderliğinde başlatılan endüstri 4.0’ı anlamaya çalışmaya devam ede duralım, Japonlar, geliştirdikleri “toplum için teknoloji devrimi” sayesinde, beyin gerektirmeyen işlerde ve yaşlı halkı için istihdam etmek üzere yapay zeka/robotik teknolojileri devreye sokacaklarını açıkladılar.
Japonlara göre Endüstri 5.0, insanların yapamadıklarını yapacak, insanın yaratıcılığını insan için ön plana çıkaracak bir devrim.

Bilişim fuarı CeeBIT 2017’ye katılan Japonya Başbakanı Shinzo Abe Fuarda Society 5.0 (Toplum 5.0) felsefesini “Teknoloji toplumlar tarafından bir tehdit olarak değil, bir yardımcı olarak algılanmalı” inancıyla temellendirdiklerini söyledi. Shinzo Abe fuar dönüşü Endüstri 4.0 devrimin ardından yaşanan yeni dönemi, Tokyo’da Society 5.0 ismiyle başlattı.

Süper Akıllı Toplum

Shinzo Abe, “Toplum 5.0”ı, dijitalleşmenin ve robotların etkisini demografik, ekonomik, etik ve sosyolojik yönden değerlendirerek, insanların makine ve robotlarla ilişkisinin en verimli biçimde sağlandığı “süper akıllı toplum” modelini öneriyor.

Bu bağlamda, Toplum 5.0’, bilgi toplumundan süper akıllı topluma geçişi ifade ediyor. Avcı toplumu ile başlayan insanlık çağı, bugün artık bilgi toplumundan süper akıllı topluma geçiş yapma sürecinde.
“Toplum 5.0” kavramıyla Shinzo Abe, “süper akıllı toplum”un tanımını yapıyor. Toplum 5.0’ı, Endüstri 4.0’ın getirdiği teknolojik yenilikleri topluma en verimli şekilde entegre ederek, ülkenin geleceği için tehdit teşkil eden sorunları ortadan kaldırabilecek bir devrim olarak değerlendiriyor.

Diğer yandan Endüstri 5.0’ı Japonya dışında farklı yorumlayanlar da var:

Accenture Danışmanlık’ın yaptığı araştırmalara göre Endüstri 5.0, üretime insan dokunuşunu tekrar geri getirmeyi hedefleyen bir akım ve buna da işbirlikci endüstri (collaborative industries) adı veriliyor.

Bu bağlamda üreticilerin %85’i, bağlantılı iş gücünü, yani robotlarla işbirliğini, kendi standart üretim süreçlerinde olağan olacağını görüyorlar.

Araştırmaya göre robotlar, yüksek hacimli standart süreçlerde üretilen standart ürünler için çok iyi iken, her bir ürün için “özel bir şeyler” eklenmek istendiğinde yönlendirmeye ihtiyaç duyuyor. Bu durum, üretim süreçlerine insan dokunuşunu geri getirmeye ihtiyaç olduğunu gösteriyor.

İşbirlikçi Robotlar (collaborative robots, co-bots)

İşbirlikçi robotlar insan işçilerle uyum içinde, birbirlerinin tamamlayıcısı olarak çalışıyorlar. Sonuç olarak robotlarla çalışan insanın daha karmaşık projelerde yaratıcılığını kullanabilmesinin yolu bu şekilde arttırılmış oluyor.

Örnek mi; İzlanda’nın en büyük süt ürünleri üreticisi Mjolkursamsalan Akureyri’nin yöneticisi Sigurdur Runar Fridjonsson, işbirlikçi UR5 robotları sayesinde tek başına çalışmaya göre şimdiden üç adam yıl kazandık diye açıklama yaptı.

İşbirlikçi robotların belirli karakteristik özellikleri; esnek, kolay programlanabilir ve güvenli olmaları. Bu ön koşullar sağlandığında gerçek insan ve robot işbirliği yapılabiliyor ve serpilip büyüyebiliyor.

Sigurdur Runar Fridjonsson’a göre, insan-robot işbirliği gelecekte içinde sonsuz fırsatları barındırıyor.

Bizler İçin Daha Endüstri 4.0’ı Anlamadan 5.0’a Geçiş Ne Kadar Mümkün?

TÜBİTAK’ın yaptığı araştırmaya göre, sanayimizin endüstri olgunluk seviyesi, Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında yer alıyor. Yani “Endüstri 2.5” seviyesindeyiz.

İş dünyasının ‘Endüstri 2.5’ seviyesinde olduğunu akıldan çıkarmadan, gereken yatırımlara hız vermesi gerekiyor. ‘Endüstri 2.5’ seviyelendirmesinin, insan yönetiminden kurumsal anlayışa kadar daha bir çok konuda da geçerli olduğunu unutmayalım.

Kamu ve özel sektör ile üniversitelerin, Endüstri dönemi geçişlerinin iyi anlaşılmasını sağlayacak bilgilendirme seferberliği içine girmesi şart.

Özellikle ‘Toplum 5.0 felsefesinin ülkemizde iyi anlaşılması gerekiyor. Toplum 5.0 sadece teknolojinin gücünü artırmayı değil aynı zamanda toplumun yaşam kalitesini de artırmayı amaçlayan bir felsefe olduğunu unutmadan.

Son olarak, ülkelerin ekonomik gelişmişlik ve kalkınma seviyesi ile inovasyon ve teknoloji yaratma kapasitesi arasındaki göstergeler arasında doğru orantı olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla çocukların ve gençlerin deneye yanıla, hata yaparak, sorgulayarak, özgür düşünerek, yeni fikirler geliştirmelerinin yolu bir şekilde açılmalıdır.

Gebze Endüstri 5.0

Endüstri 4.0

  • 6 sene önce, Burak Çalışkan tarafından yazılmıştır.
  • Endüstri 4.0 için yorumlar kapalı
  • Genel

Gebze Endüstri 4.0 Sistem Entegratörü
Fabrika/Tesisinizin Endüstri 4.0’a geçirmek için iletişime geçiniz.
Gebze Endüstri 4.0’a geçiş için gerekenler
Gebze Endüstri 4.0’a geçmelisiniz aksi takdirde rakibiniz ile rekabet edemezsiniz..
Sektörünüzde Endüstri 4.0 geçen bir rakibiniz olduğunda çok geç kalmış olmak istemiyorsanız, fabrikanız/tesisiniz için bir an evvel reorganizasyon ile Endüstri 4.0’a geçiş işlemlerine başlamalısınız.
Bu devrime ayak uyduranlar ayakta kalacak, uyduramayanlar maalesef yok olacak