Burak Çalışkan

Stephen Hawking Sözleri

  • 6 sene önce, Burak Çalışkan tarafından yazılmıştır.
  • Stephen Hawking Sözleri için yorumlar kapalı
  • Genel

Tam adı Stephen William Hawking olan İngiliz fizikçi, evrenbilimci, astronom, teorisyen ve yazar Stephen Hawking’in evren, uzay, kara delikler, bilim, zaman, uzaylılar, fizik, din, yapay zeka hakkında söylediği sözler.

Stephen Hawking’in sözleri:

Kara delikleri göz önünde tuttuğumuzda, belli ki Tanrı yalnızca zar atmakla kalmıyor, ayrıca gözleri kapalı oynuyor ve ara sıra da zarları görülemeyecek yerlere atıyor.

Yaptığım şey evrenin başlangıcının bilimsel kurallarla açıklanabileceğinin mümkün olduğunu göstermekti. Bu sayede, evrenin başlangıç kararının bir Tanrı’ya başvurularak açıklanmasının gereksizliği ortaya çıkar. Bu bir Tanrı’nın olmadığını kanıtlamaz, sadece Tanrı’ya bir ihtiyaç olmadığını gösterir.

Bence beyin bilgisayar gibi bir program. Dolayısıyla teoride beyni bilgisayara kopyalamak mümkün. Bu sayede bedenen öldükten sonra bile bir yaşam formu oluşturulabilir. Ancak şu anki imkanlarla bunu gerçekleştirmemiz mümkün değil.

Bu durum, zamanın, her şeyin başlangıcı olduğu anlamına gelir. Her şeyin nasıl başladığını anlayabilmek için evrenin dışında bir güç aramaya çalışmamalıyız.

Doğu mistisizminin evreni bir illüzyondur. Onunla kendi çalışması arasında bir bağ kurmaya çalışan fizikçi, fizikçi olmaktan çıkmıştır.

Eğer uzaylılar bizi ziyaret ederse, sonuç, pek muhtemel Kolomb’un Amerika’ya ayak bastığında ki gibi olur. Bu da yerli Amerikalılar için çok iyi olmamıştı.

Engelli bir bireyseniz, büyük ihtimalle bu sizin suçunuz değildir fakat insanlardan acıma beklemenin ya da dünyayı suçlamanın bir yararı da yoktur. Olumlu bir tavır takınmalı ve içinde bulunduğunuz durumu en iyiye döndürmeyi bilmelisin. Fiziksel bir engeliniz varsa, bunu psikolojik bir engele dönüştürmeyin. Bana göre, fiziksel engelli biri, kendisine fazla engel teşkil etmeyecek fiziksel aktivitelere yönelmeli. Sanırım, Paralimpik Olimpiyat Oyunları pek ilgimi çekmiyor. Bana söylemesi kolay, çünkü atletizm oldum olası ilgimi çekmemiştir. Diğer yandan bilim, engelli insanlar için çalışabilecekleri uygun bir alan. Çünkü olayın çoğu zihinde bitiyor. Elbette, deneysel çalışmalar biraz problem çıkartabilir ama, teorik düşünmek de oldukça ideal. Benim engellerim, çalışma alanım olan teorik fizikte bana büyük bir sorun teşkil etmiyor. Aslına bakarsanız bana faydaları da dokundu. Derslerden ve yönetimsel işlerden muafım. Engellilik hayatım boyunca karımdan, çocuklarımdan, iş arkadaşlarımdan, öğrencilerimden aldığım yardımı es geçemem. İnsanların size yardım etmeye hazır olduklarını anladım. Yeter ki, yardımlarının işe yarayacağına dair bir şeyler gösterin onlara. Elinizden gelenin en iyisi yapın.

8 Ocak 1942’de, Galileo’nun tam 300’üncü ölüm yıldönümünde doğdum. Ancak tahminimce 2000 diğer bebek de benimle aynı gün doğdu. Onlardan herhangi birinin astronomiye merak sarıp sarmadığını bilemiyorum… Ayaklarınıza değil, gökyüzüne bakın. Gördüğünüz şeylerin mantığını anlamaya çalışın. Evren’in neden var olduğunu düşünün. Meraklı olun.

Bilimi anlamaya başlamadan önce, Tanrı’nın evreni yarattığına inanmamız doğaldı. Fakat artık, bilim çok daha ikna edici bir açıklama sunuyor. ‘Tanrı’nın aklını okuyabileceğiz’ sözüyle kastettiğim şayet bir Tanrı söz konusu olsaydı ki yok, bu Tanrı’nın bileceği her şeyi bilebileceğimizdi. Ben ateistim.

Bir süper kahraman olmayı seçecek olsam Süpermen olurdum. Süpermen’de bende olmayan her şey var.

Yapay zeka, yeryüzünde insan ırkının sonunu getirebilir.

Her birimiz istediğimize inanmakta özgürüz ve bir Tanrı’nın olmadığı olan benim görüşüm en basit açıklamaya sahip olan. Evreni hiç kimse yaratmadı ve yazgıyı hiç kimse yönetmiyor. İşte bu beni çok engin bir gerçekçiliğe götürüyor. Galiba bir cennet yok ve ölümden sonra yaşam yok. Evrenin devasa tasarımını kavrayabilmek için bir tek bu yaşama sahibiz ve bu yüzden ben son derece müteşekkirim.

Zamanı meydana getirmeye Tanrı’nın sebep olduğunu söylemek ne manaya gelir? Sebeplilik zamansal bir etkinliktir. Zaman daima sebep olunmuş şeyden önce var olmalıdır. Tanrı’nın naif imgesinin evrenden önce var olması, ‘zaman’ önceden yok idiyse açıkça saçmalıktır.

Zaten var olan yollar üzerinden gelecek olan mükemmel bir teoriye inanmıyorum. Bizim yeni bir şeye ihtiyacımız var. Bunun ne olabileceğini tahmin edemeyiz ya da ne zaman bulacağımızı çünkü eğer bilseydik, çoktan bulmuştuk da! Bu 20 yıl içerisinde gelmeliydi, ancak belki de hiç bulamayacağız.

Biz sıradan ortalama bir yıldızı olan ufak bir gezegendeki gelişmiş maymun türleriyiz. Ancak evreni anlayabiliyoruz. İşte bu bizi çok özel kılıyor.

Evrenin oluşumu bilimin gerçekliğine dayanır. Ama bu hiçbir şekilde, bilim kurallarını koyan ve onları da yaratan bir Tanrı olmadığı anlamına gelmez.

Hiçbir fikrim yok. I.Q. seviyesiyle övünen insanlar zavallıdır.

Kadınlar tam bir muamma.

Her şeyin önceden belirlenmiş olduğunu, yapacak bir şeyin olmadığını iddia eden insanların bile, karşıdan karşıya geçerken sağına ve sollarına baktıklarını fark ettim.

Eğer biz de bilim adamlarının anladığı şekilde nükleer savaşın ve bunun getireceği yıkımın etkilerini görebilirsek, insanoğlunun eylemlerinin ve teknolojinin de bir şekilde iklim değişikliğine neden olduğunu, belki de sonsuza kadar dünya üzerindeki yaşamı etkilediğini öğreniriz. Biz dünyada yaşayan insanlar, bilgilerimizi, deneyimlerimizi paylaşmakla yükümlüyüz.

Biz, oldukça ortalama bir yıldızın ufak bir gezegenindeki gelişmiş maymun türleriyiz. Fakat evreni anlayabiliyoruz. İşte bu bizi çok özel kılıyor

Evrenin sınırlılığı hakkında çok önemli bir şey olmalı, sınırsız bir evrenden daha özel ne olabilir?

Hayatım boyunca büyük sorularla yüzleşmekten büyük zevk aldım ve onlara bilimsel yanıtlar vermeye çabaladım. Belki de bu yüzden fizik üzerine yazdığım kitaplarla Madonna’nın seks üzerine yazdığı kitaplardan daha çok kitap sattım.

Kozmoloji üzerine ne zaman ders verilse, ben Büyük Patlamadan önce ne olduğunu sık sık sormuştum. Önce’nin olmadığı, şüpheyle karşılanır. Çünkü Büyük Patlama zamanın ortaya çıkışını sağladı, bir şey ona sebep olmuş olmalıdır. Fakat ‘neden’ ve ‘etki’ zamana ait kavramlardır. Ve zamanın var olmadığı durumlara uygulanamazlar. Bu yüzden soru anlamsızdır.

Evrenin oluşumu bilimin gerçekliğine dayanır. Ama bu hiçbir şekilde, bilim kurallarını koyan ve onları da yaratan bir Tanrı olmadığı anlamına gelmez.

Milyonlarca yıl insan türü hayvanlar gibi yaşadı. Ancak sonra bir şey oldu tüm hayal gücümüzü ortaya çıkaran. Konuşmayı ve dinlemeyi öğrendik. Konuşma fikirlerin iletişimini sağladı, insanlığın birlikte çalışıp imkansız şeyler başarmasını da. İnsan türünün en büyük kazanımları konuşma ile geldi, ve en büyük hataları konuşmamaktan. Böyle olmamalı. En büyük umutlarımız gelecekle birlikte gerçek oluyor. Teknoloji kullanımı ile, imkanlar sınırsız. Sadece konuşuyor olduğumuzdan emin olmamız gerek.

Bilginin en büyük düşmanı bilgisizlik değildir. Bildiğini zannetmektir.stephen-hawking-resimli-sozleri

Okulda ortalamayı geçemeyen bir öğrenciydim. Çok zeki öğrencilerin olduğu bir sınıftı. Ödevlerim düzensizdi ve öğretmenlerim el yazımdan şikâyetçilerdi. Ama sınıf arkadaşlarım herhalde benden daha iyi şeyler çıkacağını ön görerek, bana ‘Einstein’ lakabını takmışlardı. 12 yaşımdayken, bir arkadaşım başka bir arkadaşımla ‘benim hiçbir yere gelemeyeceğim’ üzerine bir çanta dolusu şekerine iddiaya girmişlerdi. İddianın sonucunu bilmiyorum.. Neye göre karar vereceğiz ki?

Sessiz insanlar en gürültülü zihinlere sahiptir.

Uzaya yayılmadığımız sürece insan ırkının önümüzdeki binyıllarda hayatta kalabileceğini sanmıyorum. Bir tek gezegenin başına gelen çok sayıda kaza var. Ama ben bir iyimserim. Yıldızlara ulaşacağımıza inanıyorum.